Bitcoin, Ethereum ve diğer kripto tazıları, sanal dünyada gerçek bir varoluşa hazırlar. Varlıklarımızı dünyada mı yoksa sanal evrende mi muhafaza edeceğimizi, ya da tavşan sürümüzü nasıl güvende tutacağımızı biraz konuşalım… Kriptoloji ile başlayabiliriz.
Bir şifreleme bilimi olarak bildiğimiz kriptoloji, rakam veya yazılardan oluşan verilerin şifrelenerek güvenli bir ortamda korunmasıdır. Saklanarak korunan veriler ihtiyaç halinde şifreleri çözülerek yeniden ortaya çıkarılabilir. Bilgisayar ortamında çeşitli algoritmalar kullanılarak transfer işlemi gerçekleştirilen kripto paralar ise, bu sistemin benzersiz şifreleme sistemi sayesinde kopyalanma ve sahtecilikten uzakta tutulur.
Kripto paraları geleneksel paralardan ayıran en kritik ayrıntı da bu yüksek güvenlikli sistem. Onu bu denli güvenli kılan merkeziyetsiz sisteminin yanında bu sanal paraların kullanıcı odağında oluşturulduğu da bir gerçek. Biraz teknik bilgi ve güçlü bir internet bağlantısıyla herhangi bir görevlendirme söz konusu olmaksızın işlemcisine güvenen her kullanıcı sanal paraların üretimini sağlayabilir. Bu sistemin ismi ise “Veri Madenciliği”. İlk aşamada kolay gibi görünse de bu işlem için fazlaca efor ve kaynak harcanması kaçınılmaz. Çünkü sanal paraların bir sayı sınırlaması var ve her birine ulaşmak için çözülmesi gereken işlemler, bu sınır neticesinde para azaldıkça zorlaşmaya başlar.
Sanal paralar için her ülkenin kendi kuralları var ancak ülkemizde bu konuda herhangi bir sınır yok. Bu paraların satışları borsa uygulamalarından yapılsa da metaverse gibi çeşitli ortamlarda kazanabilmek de mümkün. Ve elde edilen sanal paralar borsa üzerinden EFT veya havale ile gerçek para olarak kişilerin hesabına geçirilebilir.
Bir sonraki içerik için takipte kalın. Sanal paralardan konuşmaya devam edeceğiz…